29 Aralık 2012 Cumartesi

Roaccutane ve Dudaklar

Roaccutane'de ikinci ayımı doldurmak üzereyim ve çok şükür şimdiye kadar dudaklarımda herhangi bir kuruma, çatlama, kanama, soyulma vs. olmadı. Bu durumda kullandığım lipsticklerin etkisi olduğunu düşünüyorum.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum, dudaklar için forumlarda bepanthen, hametan gibi kremlerin önerildiğini görmüştüm. Ama ne hikmetse bu ürünleri önerenler aynı zamanda da kuruluktan şikayet ediyorlardı. Eee demek ki kullanılan ürünler yanlış?!?! Ben özellikle dudak için üretilmiş ürünler kullanmayı daha mantıklı buldum en başından beri.

Kullandığım ürünleri en az sevdiğimden en çok sevdiğime göre sıralacağım:

4- The Body Shop Hemp Lip Conditioner


TBS'nin kenevirli HEMP serisini sanırım duymuşsunuzdur. Çok kuru cilt için üretilmiş bir seri. Özellikle el kremi çok başarılı. Ama maalesef aynı şeyi dudak kremi için söyleyemeyeceğim. Nemlendirmesi yetersiz, koruma özelliği yetersiz. Kesinlikle Roaccutane hastalarının kullanabileceği bir ürün değil. Bir daha almam.

3- Neutrogena SPF 20 Dudak Kremi


Roaccutane hastası olmayanlar bu ürünü sevebilirler. Nemlendirmesi falan güzel bence, ama bize yetmiyor. Aynı fiyata daha iyisi varken neden azıyla yetinelim ki? :) Bir daha almam.

2- Blistex MedPlus


Bu ürünün bir de lip balm şeklinde olanı var, ama kremi dudağıma elimle sürmek bana hijyenik gelmediği için ben bunu tercih ettim. Mentollü aromasıyla özellikle uzun süredir nemlendirilmemiş dudakları çok ferahlatıyor. Nemlendirmesi, koruması da güzel. Bence başarılı bir ürün. Ama roaccutane kullanmayanların böyle bir ürün almalarına gerek yok bence. İlacı bitirene kadar bu üründen alırım. Her yerde bulabilirsiniz.

1- Lypsyl Dudak Kremi


Bu ürünü yabancı forumlarda duydum ve Gratis'te görünce kaptım hemen. Başka bir yerde satılıyor mu bilemiyorum, ben hiç rastlamadım. Ana maddesi balmumu, öyle karman çorman bir içeriği yok yani. Kokusu çok hoş, SPF 15'i var. Nemlendirmesi, koruması çok iyi. Atıyorum diğer ürünlerle 1 saatte bir yenileme ihtiyacı hissederken, bununla bu süre 2 saate çıkıyor. Gerçekten çok güzel bir ürün. Ben ambalajına da hastayım. Küçük bir arı var, arıyı ittirince ürün çıkıyor. Çok hoş :)

Bu ürünü hem roaccutane hastalarına, hem de herkese öneririm. Benim de bundan sonra sürekli alacağım bir ürün olacak bu.

Bu tanıttığım ürünlerin hepsi aşağı yukarı 7-8 TL. Dolayısıyla fiyat-performans karşılaştırması yapmadım.

22 Aralık 2012 Cumartesi

La Roche Posay Effaclar H Köpük Temizleyici

Burada aynı serinin nemlendirici kreminden bahsetmiştim. Şimdi de köpük temizleyicisini tanıtacağım. Bildiğiniz gibi bu seri roaccutane tedavisi görenler için üretilmiş.

Web'den:


Kurutucu dermatolojik tedaviler altındaki ciltler için yatıştırıcı, temizleyici köpük.

Akne karşıtı  kurutucu tedaviler sonucunda  güçsüzleşmiş yağlı ciltlerde temizleme sağlar.

CILT TIPI /PROBLEMI

Akne karşıtı  kurutucu tedaviler sonucunda  güçsüzleşmiş yağlı cilt.

FAYDALAR

Cilt temizlenmiş, arınmış ve yatışmış hisseder.

KULLANIM

Tedaviniz süresince sabah ve akşam biraz su ile yüze narince masaj yaparak uygulayın. İyice durulayın.


Bu bir köpük. Kullanmadan önce şişeyi biraz çalkalamak gerekiyor. 


Yukarıdaki açıklamada tek katılmadığım şey yüzün sabah ve akşam yıkanması. İlk başta ben de öyle denedim ama cildim aşırı derecede kurudu. Bu yüzden ben artık sadece akşamları yıkıyorum cildimi. Bence günde 2 kere kullanılacak kadar hafif bir temizleyici değil. Evet yüzümü yıkadıktan sonra aşırı kuruma, gerilme falan olmuyor ama cildimi temizleyecek daha hafif bir ürün arayışındayım. Bulursam bundan almam bir daha.

21 Aralık 2012 Cuma

Roaccutane - 45. Gün

İlaca başladığımdan beri yüzüm en kötü halinde sanırım. Bir sürü kistik sivilce var yüzümde. Hatta 3ü 4ü birleşip yara gibi tuhaf bir şeyler oluşturuyorlar. Normal içi dolu sivilceler hemen geçiyor, ama bu kistik sivilceler içinde irin olmayan etler gibi çıkıyor ve çıktıklarında 2-3 hafta suratımda kalıyor. 2. ayda cildin en kötü halini alacağını zaten her yerde okumuştum. İnş bundan sonra daha kötüye değil, daha iyiye gider yüzüm. Kendimi hep "bu yüzünün en kötü hali" diye avutuyorum çünkü.

Ellerim görece daha iyi durumda. Ellerime ne kullandığımla ilgili ayrı bir post gelecek.

İlginç bir gözlemim var. Tırnaklarım manikürlü gibi. Acaba başkalarında da böyle bir şey oldu mu merak ediyorum.

Sabahları çok çok zor uyanıyorum, sırtım, omurgam, kaburgam ağrı içinde...Bazen dizlerim de ağrıyor.

Birazcık sinir de yaptı bu ilaç. İnş arkadaşlarımı kırmıyorumdur :(

15 Aralık 2012 Cumartesi

La Roche Possay Effaclar H Nemlendirici Krem

Eveeet, roaccutane tedavisi sırasında kullandığım ürünleri tanıtacağımı söylemiştim. Bu kremle başlayalım:

Webden:


Kurutucu dermatolojik tedaviler altındaki ciltler için yatıştırıcı, nemlendirici bakım.

Akne karşıtı  kurutucu tedaviler sonucunda  güçsüzleşmiş yağlı ciltlerde nemlendirme ve rahatlık hissi sağlar.

CILT TIPI /PROBLEMI

Akne karşıtı  kurutucu tedaviler sonucunda  güçsüzleşmiş yağlı cilt.

FAYDALAR

Ciltteki kuruluk azalurken cilt rahatlamış ve nemlenmiş hisseder.

KULLANIM

Tüm cilde tedavi gördüğünüz süre boyunca sabah ve akşam uygulayın.

EFFACLAR H Kurutucu cilt bakım ürünleri tarafından güçsüzleştirilmiş yağlı cildi 

nemlendirir. Aynı zamanda, koruyucu hidrolipidik tabakasını yenilemesi için cildin 

ihtiyacı olan yağları verir. İçeriğindeki Ceramide 5 sayesinde cildin bariyer işlevini

güçlendirir. La Roche-Posay Termal Suyu ve Bisabolol eklenmiş formülü ile tahriş ve

kızarıklıkları rahatlatır.

Görüldüğü üzere benim gibi akne tedavisi görenler için üretilmiş bir ürün bu. Nemlendirmesi, cildi rahatlatması çok iyi. Makyaj altına harika bir baz oluyor -evet, hala makyaj yapıyorum cildime :( cildimin çok fazla kurumadığını söylemiştim, bunun bir nedeni de bu kremin işini çok iyi yapması olabilir.

Sadece 2 olumsuz özelliği var. Birincisi cilt tarafından hemen emilmiyor, biraz beklemek lazım. İkincisi de fiyatına göre ürün çok az (40 ml). Ama işini iyi yapan bir krem için bunları göze almaya değer bence.

Peki tedavi görmeyen ciltler bu ürünü kullansın mı? Cevap çok basit. HAYIR :)

8 Aralık 2012 Cumartesi

Roaccutane - 32. Gün

İlk ayımı devirdim :)

Cildim ve dudaklarım iyi durumda, hatta doktor bile maşallahın var dedi.

Ellerimdeki egzamalar için hametan krem verdi, ben daha öncesinde silverdin ve medacassol da kullanmıştım. Şu anda daha iyi durumda ellerim. Doktor kış günü soğuktan, sık yıkamaktan kaçınmam gerektiğini ve ellerimi sık sık nemlendirmemi söyledi.

Saçlarım hafif kepeklenmişti, ama şimdi iyi durumdalar.

Yüzüm kıpkırmızı :( sanırım hep böyle olacak, kabullenmek gerek.

İlk aya göre yüzümde daha fazla sivilce çıkmaya başladı. Forumlarda zaten 2. ayda yüzün en kötü duruma geldiğini okumuştum. Sanırım benim de öyle olacak. Voltran sivilceler de çıkıyor, ama yaklaşık 1 hafta içinde geçiyor. Ama aynı anda her tarafı sivilce basmıyor. Mesela 2-3 tane çıkıyor, onlar geçiyor, başka yerde 2-3 tane çıkıyor...

Bol su içiyorum. Doktor iyi yapıyorsun dedi, ilacın toksinlerinin vücuddan atılması için su şart.

Kolestrol biraz yükselmiş, ama son hafta diyetime dikkat etmemiştim.

Hafif yorgunluk ve aşırı uyku durumları var. Normalde de pek aktif biri değildim zaten :)

Yavaş yavaş kullandığım ürünleri de tanıtmaya başlayacağım.

27 Kasım 2012 Salı

Biotherm Aqua Source Eye Perfection Göz Kremi

Roaccutane postlarından sıkılanlar için :)

Ne zamandır farklı göz kremlerini de denemek istiyordum. İlk tercihim Biotherm'in aşağıdaki ürünü oldu:



Web'den:
Tüm cilt tipleri için uygundur. AQUASOURCE EYES PERFECTION içerdiği 5000 litre termal kaynak suyuna biyolojik olarak eşdeğer konsantrasyondaki Saf Termal Plankton ile canlandırıcı özellikleri olan Oligo elementlerin tek bir tüpte birleşmesi sayesinde istenen düzeyde göz çevresinde nemlendirme sağlar. Göz çevresindeki cildi canlandırır, rahatlatır ve pürüzsüzleştirir, torbalanma ve koyu halkalara karşı etkili çözüm sunar. Şeffaf ultra-ferah jel yapısında olan AQUASOURCE EYES PERFECTION göz çevresne nem ve bütünlük kazandırır, tüpün ucunda yer alan 3 masaj topu uygulama kolaylığı sağlar. Masaj toplarını göz çevrenizde nazikçe gezdirerek göz kontürüne hem masaj yapın, hem de nemlendirin.

Ürünün vaatleri yukarıda. Görüldüğü gibi kırışıklıklara karşı herhangi bir taahhüdü yok. Peki diğer sözlerini yerine getirebiliyor mu? KESİNLİKLE EVET. Nemlendirmesi çok iyi, göz çevresini gerçekten canlandırıyor, torbalanmaya ve koyu halkalara da en iyi ilaç diyebilirim. 

Daha önce sanırım bahsetmiştim, ben göz kremleri de dahil olmak üzere tüm kremlerimi tüpün içinde olanlardan tercih ediyorum. Kavanoz içinde olanlar ne yazık ki bana çok da hijyenik gelmiyor. Tüp formatıyla 1-0 önde başlıyor zaten bu krem. Tüpün ucundaki 3 metal top da uygulama sırasında oluşturduğu masaj etkisiyle beni benden alıyor... 

  
Tabi içindeki krem kendiliğinden akmıyor, tüpü göz çevresinde gezdirirken hafiften sıkmak da gerekiyor.  Bazıları ne biçim bir açıklama diye düşünebilirler, ürünü ilk aldığımda uzun bir süre tüpü sıkmayı akıl edememiştim. Belki benim gibi saflar vardır diye bu uyarıyı yapayım dedim :)

Hem sabah, hem akşam kullanılabilecek bir ürün. Ancak ben sabah kullanmanın pek bir faydasını göremedim. Ben her gece yatmadan önce ürünü kullanıyorum ve sabaha sanki 10 saat uyumuş, 15 yaşındaki gözlerimle kalkıyorum. Fark o kadar belli oluyor ki. Özellikle uykusuzluk sorunu olan, sabah yorgun, şişkin, koyu gözlerle kalkanlara şiddetle tavsiye ederim. Sadece bir gece kullanın. Sonrasında bu ürünün müptelası olacaksınız. 

25 Kasım 2012 Pazar

Roaccutane - 19. Gün

Zaman tahmin ettiğimden de hızlı ilerliyor. Neredeyse 3. haftam bitmek üzere.

Yüzümde hafif kuruluklar var, ama pul pul dökülme yok. Yani beni gören biri roaccutane kullandığımı anlamaz, sadece kuru bir cildim olduğunu düşünür :) Dudaklarımın maşallahı var, hiç kuruma, çatlama, kanama yaşamadım. Biraz daha zaman geçsin, dudaklarıma ne kullandığımı anlatacağım. Şimdilik temkinli yaklaşıyor, belki de benim dudaklarım daha sonra kurumaya başlayacaktır diyorum çünkü.

Cildimde de henüz bir kuruma yaşamadım. Bunun nedenini her banyo sonrası tüm vücuduma sürdüğüm bebek yağına bağlıyorum. Ben Johnson's Bebek Yağı'nın aloe veralı olanını kullanıyorum.


Harika kokuyor...Banyo sonrası ıslak cildime uygulayıp bir süre bekliyorum ki vücudum iyice emsin yağı. Bu arada roaccutane kullananlara nacize bir tavsiyem banyo yaparken sıcak sudan kaçınmaları yönünde. Su ne kadar sıcak olursa, cilt de o kadar kuruyor. Dayanabileceğiniz ılıklıkta suyla banyo yapmalısınız mümkünse.

İlacın ufak tefek yan etkileri de var elbet :) En büyük etkisini ellerimde gördüm. Egzama türü yaralar oluştu ellerimde. Fotoğraftaki halim henüz başlangıç aşamasındaydı, şimdi ellerim daha kötü durumda. Henüz doktora göstermedim, bepanthen sürüyorum ve sık sık nemlendiriyorum.


Zaten bu tür yaralar ilacın en sık görülen yan etkilerindenmiş. Ama benim roaccutane kullananlara tavsiyem temizlik yaparken mutlaka ve mutlaka eldiven kullanmaları. Cilt çok hassas olduğu için hemen tahriş oluyor.

Saçım hafif kepeklenmeye başladı, öyle çok ciddi boyutlarda değil, ama kafamı kaşıdığımda kepekler ortaya çıkıyor. Kafam deri değiştiriyor sanırım.

Sivilcelerim çıkmaya devam ediyor. Adet dönemi öncesi eskiden yüzümün her tarafını sivilce basardı, bu sefer öyle olmadı. Yüzümün sadece bir tarafını sivilce bastı :) Yani çıkan sivilcelerin beni üzmesi gerekir normalde değil mi? Ama ben sivilce çıktıkça seviniyorum, ohh ohhh çıksınlar da altta sivilce mivilce kalmasın, hepsi yüzeye çıksın diyorum.

Henüz intihar girişiminde de bulunmadım :) depresyon vs de olmadı henüz. Tam tersi daha bi mutluyum, bu kadar süre ertelediğim tedaviye sonunda başlayabilmek beni mutlu yaptı.

Haaa kolestrolüm de harika çıktı, normal değerlere düşmüş. Bunda her sabah içtiğim portakal suyunun, sık sık yediğim bulgur pilavının ve hiç yemediğim kırmızı etin etkisi olduğunu düşünüyorum.

Çok şükür şimdilik her şey iyi gidiyor.

16 Kasım 2012 Cuma

Roaccutane - 10. Gün

10. günü de bitirdim çok şükür. Yüzüm hafiften kurumaya başladı, ama pul pul dökülme olmadı. Dudaklarım sağlam çok şükür, çünkü çok sık nemlendiriyorum. 

Bir tane "voltran" sivilcem çıktı, 1 haftadır henüz geçmedi, ama küçülmeye başladı diyebilirim. Ayrıca 2 tane de içi dolu sivilcem var, sanırım ki onlar da büyüyecekler. Şu noktada çıkan sivilceleri gerçekten hiç umursamıyorum, çünkü bu sivilceler eskiden de çıkıyordu. Ama bu sefer öyle olmayacak inş, tedavi görüyorum ve bu sivilceler azalacak (AMİN).

Şu andaki en büyük şikayetim yüzümdeki kırmızılık diyebilirim, kıpkırmızıyım. Arada yüzüm çok feci yanıyor, buzdolabını açıp yüzümü soğutuyorum :) 

Ellerim de çok sık kuruyor, sürekli nemlendiriyorum. 
En çok dikkat ettiğim şey, havaların da yavaş yavaş soğuduğu şu günlerde, evden çıkarken mutlaka ellerimi ve dudaklarımı nemlendirmek. Yoksa çok feci oluyor.

Günde 2 kere (sabah-akşam) yüzümü temizleyiciyle yıkıyordum, bunu bire indirdim (sadece akşam). Sabahları sadece suyla yıkıyorum yüzümü. Bu sayede yüzümün daha az kuruduğunu hissediyorum.

Günde yaklaşık 4.5 litre (3 tane 1.5 litrelik şişe) su içiyorum. Yabancı forumlar roaccutane kullananların günde yaklaşık 1 galon (3.8 litre) su içmesini söylüyorlar. 
Ben ayrıca günde 2 kupa yeşil çay içiyorum. Yeşil çayın her şeye faydası var bildiğiniz gibi. 

Yediklerime dikkat ediyorum, kırmızı eti hayatımdan çıkardım, tatlıyı azalttım. Bu sayede sivilcelerim düzelirken, cillop gibi de olucam inş :)

Bazen (özellikle bilgisayara uzun süre, ara vermeden baktığımda) gözlerimde hafif yanma oluyor. Çok çok nadir bel ağrısı oluyor. Ama bunların hiç biri çekilmeyecek şeyler değil. 

Şimdilik çok şükür iyiyim.

10 Kasım 2012 Cumartesi

Roaccutane - 4. Gün

Blogumu az çok takip edenler sivilce sorunu yaşadığımı bilirler. Yaklaşık 2 yıldır şiddetli bir şekilde yaşadığım bu sorundan kurtulmak için sanırım her şeyi denemişimdir: antibiyotik tedavileri, dışarıdan uygulanan kremler, jeller, her türlü koca karı ilaçları vs. Bu süreçte öğrendiğim tek şey sivilceleri geçirmek değil, kontrol altına alabilmek oldu. Yüzüm asla ve asla "0" sivilceli bir hale gelemedi, bazı günler yüzümü sivilceler bastı, bazı günler de görece olarak sivilcelerim söndü. AMA HİÇBİR ZAMAN YÜZÜM DÜZELMEDİ.

Tabi ki bana da o malum ilacı önerdiler. Ama ben yan etkilerinden ve internette okuduklarımdan dolayı bu ilaçtan o kadar çok korkuyordum ki, ömür boyu sivilceli gezmeyi göze almıştım.

Ama artık havlu attım. Çünkü artık her yeni çıkan sivilce daha derin izler bırakıyordu. Yüzümdeki sivilce lekelerinin haddi hesabı yoktu. Yani şöyle diyeyim, yüzümde kırmızı lekeli yerlerden orjinal ten rengim gözükmüyordu.

Ben de 7 Kasım 2012 itibarıyla roaccutane tedavisine başladım. Şansızlığım roaccutane'la birlikte zaten yükselecek olan kolestrolümün tedavi öncesinde de yüksek çıkması oldu. Ama doktorum yine de tedaviye başlamayı uygun gördü, sadece kan tahlillerini ayda bir yerine 2 haftada 1 vereceğim. Günlük 40 mg (sabah 20 mg, akşam 20 mg) olarak başladım. Bu arada kolestrolümün daha fazla yükselmemesi için yediklerime de dikkat etmeye başladım.

Blogumda bu süreci düzenli olarak paylaşmak, benim gibi tedavi gören veya göreceklere yol göstermek istiyorum. Neler yaşıyorum, neler kullanıyorum vs.. her şey blogumda yer alacak. İnşallah herkese faydalı olurum.

Gelelim ilk 4 günümün yorumlarına. Roaccutane'ın 2. günü sabah uyandığımda sol yanağımda 8 adet, içi irin dolu minik sivilce gördüm. Forumlardan bu sivilcelerin deli gibi büyüyeceğini, hatta birleşip voltranı oluşturacaklarını okumuştum. Bu yüzden çok korktum. Ama o sivilceler (nasıl oldu hala anlayabilmiş değilim) ertesi günü sönüp gittiler. 1-2 tane büyük sivilcem çıktı, ama bu sivilceler zaten çıkıyordu normalde de. BEN O YÜZDEN ROACCUTANE'A BAŞLADIM ZATEN :) Dolayısıyla bu sivilceler şu anda hiç moralimi bozmuyor. Henüz dudak kuruluğu yaşamıyorum, çünkü dudaklarımı çok düzenli bir şekilde nemlendiriyorum. Tabi ileride bu nemlendiriciler yeterli gelmeyecektir büyük ihtimalle. Yüzümde kuruma, pul pul dökülme de olmadı henüz. İlk haftanın sonunda başlıyormuş galiba bu durum. Şu andaki tek şikayetim yüzümün kızarması. İlacı kullanmaya başladığım günden beri kırmızı bir yüzle geziyorum. E o kadar da olsun artık, beni çok rahatsız etmiyor bu durum zaten. 3. gün ellerim kurumuştu (normalde elime pek nemlendirici sürmem), şimdi düzenli olarak elime krem sürüyorum ve kuruluk şikayetim de kalmadı.

Bu arada günde 4 litreye yakın su içiyorum. Bol su ilacın kalıntılarının vücuddan atılması için önemliymiş. Ayrıca vücudu da nemlendiriyormuş. Yediklerime dikkat ettiğimi söylemiştim, abur cuburu minimuma indirdim  diyebilirim.

Şimdilik çok şükür her şey iyi başladı...

24 Temmuz 2012 Salı

Argan Yağı ve Sivilceler

Argan yağını ilk olarak İngiltere'de yaşadığım dönemde duymuştum. Fas'ın sıvı altını orada oldukça popüler diyebilirim. Türkiye'de de artık o üne kavuşmuş gibi. Eeee bu kadar popüler bir ürünü denemeden olmazdı.
 

Biz müşteriler için işin en zor kısmı en hakiki, öz, doğal argan yağını bulabilmek. Her şeyde olduğu gibi bunda da işin cılkını çıkarmışız millet olarak. Bir sürü site var internette saf argan yağı sattığını iddia eden. Bu konuda çok bir bilgim olmadığı için size şu sitedeki argan yağı doğaldır diyemeceğim, ama yağ alırken mutlaka eco sertifikası olmasına özen gösterin.

Ben de her türlü sertifakası tam, % 100 doğal iddiasında (ve piyasadaki diğer muadillerine göre daha pahalı) bir argan yağı siparişi verdim geçenlerde. Her şeyde olduğu gibi sivilceler üzerinde de mucizevi etkilerinden bahsediliyordu çünkü. Düzenli olarak ben de yüzüme kullandım. Genelde akşamları temizlenmiş cildime 4-5 damla yağı yedirdim. Sabaha kadar bıraktım. Gelelim yorumlarıma:

-Kullandığım süre boyunca cilt altımda hiç olmadığı kadar fazla kistik sivilce çıktı. Hani deri altında olur da, baş vermez, öyle deri altında takılır. İşte onlardan bir sürü ve kocaman kocaman.

-Cildimin gerçekten daha fazla nemlendiğini hissettim ve gördüm.

-Lekeler üzerinde yüzümde bir etki göremedim, ama göğsümdeki bir sivilce lekesini birkaç kullanımda gerçekten azalttı.

Sonuç olarak o büyük büyük sivilceler gözümü çok korkuttu ve yağı kullanmayı bıraktım ve 3 günden beridir sivilcelerim sönmeye başladılar. Dolayısıyla bu sivilcelerin nedeni argan yağıdır diyebilirim.

Benim tavsiyem, sorunsuz ama kuru bir cildiniz varsa argan yağı kullanabilirsiniz. Artık sivilceleriniz tamamen bittiyse, fakat izlerden şikayetçiyseniz kullanabilirsiniz. AMA SİVİLCE PROBLEMİNİZ DEVAM EDİYORSA KESİNLİKLE ARGAN YAĞINI KULLANMAYIN!

Elimdeki argan yağını saçıma kullanmayı düşünüyorum artık. Saça da iyi geliyormuş. İlerde izlenimlerimi yazacağım.
-Argan ağacı-

2 Haziran 2012 Cumartesi

Son Dönemlerde Kullandığım Şampuanlar

Burada silikon, sülfat, paraben içermeyen Body Shop şampuanlarından bahsetmiştim. Çok uzun bir süre bu şampuanları kullandım (hem yağlı saçlar için olanları hem de normal saçlar için olanları). Saçın bir süre sonra bu tür şampuanlara alışacağı yazıyordu sağda solda. Ama yok, yaklaşık 1.5 yıl kullanmama rağmen benim saçım bu tür şampuanlara bir türlü alışamadı. Donuk, cansız, uçları püskül püskül saçlarım oldu bu şampuanlar sayesinde. Ben de Body Shop şampuan defterini tamamen kapatıp yeni şampuan arayışına girdim.

İlk denemem Yves Rocher'den Hacim Veren Şampuan oldu.


Ebegümeci özlü bu şampuan silikon içermiyor. 200 ml'si 11-12 TL gibi bir şeydi. Kokusu bazılarını rahatsız edebilecek boyutta diyebilirim. Evet hacim konusunda biraz etkisi olabilir, ama saçımın hacimden önce bakıma, canlılığa ihtiyacı var ve bu şampuan hiçbirini vermiyor ne yazık ki.

Ben de başka bir şampuana geçtim. Yine Yves Rocher'den Arındırıcı Şampuan.

Bu da aynı fiyat ve yine silikon içermiyor. Isırgan otu özlü, kokusunu da alıyorsunuz zaten. Yağlı saçlar için ideal, saçın geç yağlanmasını sağlıyor. Yağlı saçı olanlara tavsiye edebileceğim bir şampuan. Ama benim önceliğim yağlı saçım da değildi.

Son olarak silikonu, sülfatı bol bir şampuan deneyeyim dedim.

Sadece şampuanıyla da yetinmedim, Gliss'in Ultimate Repair setini aldım. Adı zaten ihtiyacım olan şeyi vadediyor. Çok yıpranmış, hasara uğramış, kuru saçlar için üretilen bu şampuan 3 kat sıvılaştırılmış keratin (diğer Gliss ürünlerine göre) içeriyor. Saçı onarıyor, kırıkları azaltıyor.

Ben bu serinin tüm ürünlerinden ayrı ayrı memnun kaldım. İlk kullanımda farkı görüyorsunuz zaten. Kokuları muhteşem. Saçlarımı yumuşacık yapıyorlar. Şampuan ve saç kremi bildiğimiz gibi. Saç bakım maskesinin 1 dakika kullanılması öneriliyor, ama ben daha uzun süre saçımda tutuyorum. Hatta bazen 2-3 saat diyebilirim.

Fıs fıs ise durulanmıyor, ben ıslak saça uyguluyorum. Saçlarım kolay açılıyor. Ondan da memnunum.

Genel olarak size şiddetle önerdiğim bir seri. Hepsini aynı anda almasanız bile, bir yerinden başlayın derim. Gerçekten çok iyiler.

Detaylı bilgi için: Buyurun.

14 Nisan 2012 Cumartesi

Makyaj Fırçaları Nasıl Temizlenir? - 2

Burada makyaj fırçalarımı temizlerken kullandığım ürünü anlatmıştım. Günlük olarak fırçalarımı bu şekilde temizliyorum, ama haftada 1 kere de sağlam bir temizliğe girişiyorum. Bugün size onu anlatacağım.

Bir tabağa biraz zeytinyağı, biraz da ANTİBAKTERİYEL sıvı el sabunu koyuyorum şekildeki gibi. Fırçamı da ılık suyla ıslatıyorum.
Daha sonra fırçayı tabakta ürünlere sürüp şekildeki gibi köpürtüyorum. En sonunda da duruluyorum. Fırçanın kılları tertemiz oluyor. Bu yöntemi şiddetle tavsiye ederim.

24 Mart 2012 Cumartesi

Avon Naturals Lavanta ve Papatyalı Duş Jeli vs. Watsons Lavantalı Duş Jeli

Lavanta eskiden beri rahatlatıcı ve yatıştırıcı özelliğiyle bilinen bir bitki. Özellikle kokusu uyumayı kolaylaştırıyor. Ben de eğer yatmadan önce banyo yapıyorsam mutlaka lavantalı ürünleri tercih ediyorum. Bugün de çok kısa bir post hazırlamak istiyorum lavantalı duş jelleriyle ilgili.

İlki Avon'dan. Hem lavanta, hem de papatyalı olduğunu görünce direk atlamıştım. Ama bildiğin fabrikasyonumsu (o nasıl bir kelime oldu öyle), suni bir kokusu var. Ne lavanta ne de papatya kokusu alabiliyorum. Bu ürüne bu parayı vermektense gidip Durunun, Palmolive'nin duş jellerinden almak çok daha mantıklı. Hem cildi de kurutuyor. Hiç memnun kalmadım.


İkincisi de Watsons'dan. Mis gibi gerçek lavanta kokuyor, fiyat/gramaj verimi çok fazla. Vücut losyonu da var. Eee daha ne olsun? 

11 Mart 2012 Pazar

Yves-Rocher Peeling Netteté Végétale

Yves-Rocher kartı çıkardığımda hediye olarak bana bu peelingi vermişlerdi.
Sivilceli cilde peeling kullanmanın iyi olmadığını bildiğim/duyduğum için uzun bir süre kullanmadım bu ürünü. Ama sonra hadi bir kere deneyeyim dedim. O gün bu gündür kullanıyorum.

Web'den:
Cildiniz cansız mı görünüyor? Arındırıcı Peeling, içerisindeki peeling özelliği taşıyan tahıllar sayesinde cildinizdeki sebum fazlasını, tüm kirleri ve ölü hücreleri yok eder. Kullanımı son derece kolay bu ürünle cildiniz derinlemesine temizlenerek, birkaç dakika içerisinde doğal aydınlığına yeniden kavuşur. Çok daha yumuşak ve temizlenmiş cildinizle kendinizi çok daha güzel hissedeceksiniz.

Haftada 1 kere kullanılması gerekiyor. Ben banyodayken ıslak yüzüme uyguluyorum. Öncelikle şunu belirtmem lazım, bu benim kullandığım ilk peeling. Bu yüzden yorumlarıma ne derece güvenilir bilemiyorum. Ama ben yine de izlenimlerimi anlatayım.

Çamur kıvamında, peeling özelliği oldukça kuvvetli bence. İçindeki partiküllerin biraz büyük olduğunu düşünüyorum, daha küçük olabilirdi. Sanırım zaten bu yüzden haftada 1 kere kullanılması gerekiyor. Organik bir ürün. Bu ürünü kullandıktan sonra cildim ferahlıyor, siyah noktalarım azaldı, sivilceli cilde peeling kullanmanın zararlı olduğunun da koca bir yalan olduğunu gördüm. 27 TL civarı bir fiyatı vardı, arada indirime giriyor. İndirimdeyken alınıp denenebilir. Özellikle yağlı cildi olanların memnun kalacağını tahmin ediyorum.

3 Mart 2012 Cumartesi

Diş Bakımında Kullandığım Ürünler

Burada kullandığım diş macunundan bahsetmiştim sizlere. O zamanlar memnundum, ancak daha sonra diş etlerimde uyuşmalar başladı. Diş etlerim hassaslaştı, bir şey ısırırken sanki dişim düşecekmiş gibi hissettim. İnternetten yorumları okuduğumda Signal White Now kullanan çoğu insanın aynı şikayetlerden yakındığını duydum. Ben de hemen diş macunumu değiştirdim.
Çok uzun zamandır Plus White Beyazlatıcı Diş Macunu kullanıyorum. Size önermeden önce çok uzun süre bekledim emin olmak için ve gerçekten % 100 önerebileceğim bir ürün. Ben bu ürünü Watsons'dan alıyorum, başka nerde satılır bilemiyorum, fiyatı 14 TL civarı olsa gerek. İlk kullanımda beyazlatıcı bir etki beklemeyin, zaten o iddiada olanların neyle sonuçlandığı malum (bkz. bir önceki paragraf). Ama düzenli kullanımda dişler gözle görülür bir şekilde beyazlıyor.

Ben dişlerimi fırçaladıktan sonra günde 1 kere (akşamları) diş ipiyle dişlerimi temizliyorum. Türkiye'de diş ipi kullanımı pek yaygın değil, ama yurtdışında insanlar çantalarında bile diş ipi taşıyorlar. Bir diş hekimi tanıdığım diş ipi kullanmak diş fırçalamaktan daha önemli demişti zamanında. Çoğu kişi aynı şeyden şikayetçidir, "dişlerimi düzenli fırçalıyorum, neden hala çürüyor?" Nedeni diş ipi kullanmamak...
Diş ipi konusunda size önerim bilindik markaların diş iplerini alın. Adı sanı duyulmamış markaların diş ipleri çabuk kopuyor, daha ince oluyor. Ben şu anda Colgate'in şu diş ipini kullanıyorum, gayet memnunum.
 
Diş ipi kullanmayı bilmiyorsanız, youtube'a "how to floss" yazın, bir sürü öğretici video çıkacaktır.

En son da gargara kullanıyorum (günde 2 kere). Bir yerde okumuştum, dişleri fırçaladıktan sonra ağzı hemen çalkalamamayı öneriyorlardı, çünkü ağzı çalkalarsak diş macunundaki etken maddeleri de yıkamış oluyormuşuz. Dişleri fırçaladıktan en az yarım saat sonra ağzımızı çalkalayacakmışız. Yahu yarım saat kuduzlar gibi ağzım köpüklü mü dolaşıcam, bunun için gargara var zaten!!!
Ben çoğu gargarayı denedim, en beğendiğim listerine oldu. Ancak tadları çok acı, hele bazılarını kullanırken gözlerimden yaşlar geliyordu. Ben portakallısını daha hafif buluyorum ve onu kullanıyorum.
Reklamlardaki gibi neon beyazı parlaklığındaki dişler bana çok yapay geliyor, ancak ne olursa olsun beyaz dişler biz hanımların güzelliğini perçinleyen ayrıntılar. Bir sürü şeye yatırdığımız paraları, harcadığımız zamanı düşünürsek, ayda maks 50 TL ve günde maks 10 dakika çok fazla olmasa gerek?

10 Şubat 2012 Cuma

Alternatif Rimel Sürme Tekniği

Bu tekniği youtube'da bir videoda görmüştüm, ondan beridir rimellerimi bu şekilde sürüyorum ve sonuçtan memnunum :) İnş sizde de işe yarar.


Gözünüzü 3'e bölün (hayali olarak :D) 1 numaralı kısımda rimeli burnunuza doğru ok yönlerinde sürün. 2 numaralı, gözün orta kısmında rimeli yukarı doğru sürün ve 3. kısımda da rimeli yine oklarla gösterildiği şekilde kulaklara doğru sürün. Rimel bu şekilde sürüldüğünde çok güzel badem gözler ortaya çıkıyor...

Bu arada küçük bir not. Hani biz hanımlar rimeli sürerken fırçayı rimelin içinde ileri geri oynatır öyle çıkarırız ya. İşte rimeli bu şekilde kullanırsak içinde hava sıkışır ve rimel daha erken kururmuş. Fırçayı dümdüz değil de döndüre döndüre çıkarmak gerekiyormuş rimelin içinden. Hem bu şekilde fırça rimelleri daha iyi topluyormuş, dolayısıyla da kirpiklere de daha güzel dağıtıyormuş. Aklınızda bulunsun...

4 Şubat 2012 Cumartesi

HC Saç Bakım Kompleksi

Nerdeyse tüm sitelerde reklamı çıkan HC saç bakım kompleksinin cazibesine kapılıp, sipariş verdiniz mi? Ben verdim. Sonuçlar aşağıda :)

Sitesinde ürünün vaatleri ve içeriği çok detaylı bir şekilde açıklanıyor, ben bu yüzden bu kısmı es geçiyorum. 

Ben yeni yıkadığım ve havluyla hafif kuruladığım saçlarıma Dün yeni siparişim gelmişti, tasarımını falan baya güzelleştirmişler beğendim. Kullanma kılavuzunda kesinlikle kuru saça uygulanır yazısını gördüm. Ya eskiden böyle bir şey yazmıyordu ya da ben dikkat etmemişim. Özür :)..... önce saç diplerine masaj yaparak yedirip, daha sonra da saç uçlarına ürünü sürüyorum. Böylelikle saçımın her tarafı yağlanmış oluyor. Kutusunun içinden bir bone çıkıyor, onu kafama takıp minimum 2 saat bekliyorum. Daha sonra da saçımı yıkıyorum.

Ürünün haftada 2 kere kullanılması tavsiye ediliyor, ama ben hafta içi saçıma yağ sürüp beklemeyi, sonra o yağı saçtan çıkarmak için uğraşmayı gözüme yediremediğim için sadece hafta sonları kullandım. İlk kullanımdan itibaren saçlarımda parlaklık ve yumuşaklık gözlemledim. Kullandığım yaklaşık 3 ay sürede saç dökülmem azaldı (ki çok da dökülmüyordu aslında), yeni yeni saçlarım çıktı (bu iyi bir şey mi henüz bilemiyorum, kafamda yeni çıkan bebek saçlarıyla dolaşıyorum şu anda :( tabi biraz uzadıklarında halimden gayet memnun olacağım kesin), saç uçlarım artık eskisi gibi kırılmıyor (daha önce de demiştim, kırıkları tedavi eden bir ürün yok, sadece yenilerinin oluşmasını engelleyebilirsiniz saçınızın yapısını güçlendirerek, ben de bu ürüne başlamadan saç uçlarımdaki kırıkları aldırmıştım ve şu anda yeni kırık nerdeyse hiç yok gibi bişi). Saçın hızlı uzamasına ben pek bir etkisini göremedim. Genel olarak memnun kaldığım bir ürün. 

Ancaaaaaaaak o yağı saçtan çıkarmak için saçımı en az 3 kere şampuanlamam gerekiyor ve saçlarım kuruyor. Benim için tek olumsuz yanı buydu. Ara ara bu üründen alıp saçıma bakım yapmayı düşünüyorum, ama kesinlikle araya mesafe koyup saçları dinlendirmek gerek, sonuç da yağ bu.

Bu arada ben bu ürünün şampuan ve saç kremini de almıştım. Bence alınması elzem ürünler değiller, eğer şampuan arayışında iseniz bir deneyin derim. Aksi halde memnun olduğunuz ürünleri bunlarla değiştirmeyin. Hayal kırıklığına uğrarsınız. Hele o saç kremi. Öyle kötü bir tasarım yapmışlar ki ürünü şişesinden çıkarmak imkansız, küçücük delikten o saç kremi nasıl çıkacaksa? Resmen kol kası yaptım şişeyi sıkarak.

Not: Sitesinde bir müddet gezdiğinizde size otomatik olarak % 10'luk hediye çeki veriyorlar (tabi onlar öyle demiyor, rastgele sizi seçtik diyorlar, ama böyle istisnasız vakit geçiren herkese geliyor o uyarı), sipariş verirken aklınızda bulunsun.

28 Ocak 2012 Cumartesi

Bosphorus Kaş ve Kirpik Yağı

Vücudumun her yerinde oldukça bonkör bir şekilde dağılan kıllar, ne yazık ki kaş ve kirpik kısmına gelince sekteye uğramış. Alt kirpiklerim hiç yok diyebilirim, üst kirpiklerim de rimelle anca normal boyutlara ulaşıyor. Kaşlarım yarım kaş, bir yerden sonra kaş değil 2-3 tane kıl var sadece. Ayrıca çok seyrekler. Seyrek kaş bir insanı yaşlı gösteren etmenlerden. Kaşın dolgun olması yüze taze bir hava veriyor. Kim Kardashian bile kaş makyajına çok önem veriyormuş. Kaş için özel farlar, kalemler var bildiğiniz gibi. Ama benim hergün bir de kaşlarımla uğraşacak vaktim yok :(
Ben de kirpik ve kaşlarımı gürleştirecek bir formül arayışına girdim. Badem yağının iyi geldiğini biliyordum, ama onun da uygulaması zordu. En iyisi sırf bu işler için üretilmiş bir ürün kullanmaktı.
Rimel uçlu tarafı kirpikler için, diğer ucu da kaşlar için dizayn edilmiş. Kirpiklerinize rimel sürer gibi uyguluyorsunuz, diğer tarafı da kaşlarınıza kılların çıkış yolunun tersine sürüyorsunuz. Kaşlarınıza istediğiniz zaman sürebilirsiniz (dışarıya öyle çıkmayın tabi), ama kirpiklere yatmadan önce sürmek en mantıklısı, çünkü yağ gözlere dolarak görüşü engelliyor. Ben bu ürünü her zaman yatmadan önce uyguladım.

Web'den:

Bosphorus Kaş ve Kirpik Bakım Yağı içerisinde bulunan bitkisel yağlar sayesinde kaş ve kirpiklerinizin bakımını yapar besler ve güçlendirir. Ürünümüzde yer alan bitkisel yağlar titiz araştırmalar sonucunda belirlenmiş olup yüzyıllardır kaş ve kirpik bakımında kullanılan yağlardır. 

Bosphorus Kirpik Bakım Yağı; içeriğinde bulunan bitkisel yağlar ve özellikleri şöyledir.

Hint Yağı : Hint Yağı yüzyıllardır saç ve kirpik bakımında kullanılan etkili bir bakım ürünüdür. Hint Yağının kirpikler üzerinde gürleştirici ve uzatıcı etkisi vardır.
Fındık Yağı : Fındık yağı yıpranmış şeklini kaybetmiş kirpikleri onarır. Kirpiklerin düzgün ve kıvrık görünmesini sağlar.
Buğday Yağı : Buğday yağı güçlü antioksidan içeriği sayesinde kirpiklerin dış etkenlere karşı direncini arttırır. Ayrıca Buğday yağının sahip olduğu UV ışınlarını filtreleme özelliği sayesinde kirpikleri güneşin zararlı etkilerinden korur.
Tatlı Badem Yağı : Tatlı Badem Yağı zengin mineral içeriği sayesinde kirpikleri besler ve parlamasını sağlar.

Bosphorus Kaş Bakım Yağı; içeriğinde bulunan bitkisel yağlar ve özellikleri şöyledir.

Fındık Yağı : Yıpranmış şeklini kaybetmiş kaşları onarır, kaşların dağınık ve şekilsiz durmasını önler.
Kayısı Çekirdeği Yağı : Kayısı çekirdek yağı göz çevresi tarafından kolaylıkla emilen etkili bir bakım ürünüdür. Özellikle göz altı morlukları için kullanılan kayısı çekirdek yağı, kaşları nemlendirip beslerken aynı zamanda göz çevresi bakımınıda yapar.
Buğday Yağı : Buğday yağı güçlü antioksidan içerği sayesinde kaşların dış etkenlere karşı direncini arttırır. Ayrıca buğday yağının sahip olduğu UV ışınlarının filtreleme özelliği sayesinde kaşları güneşin zararlı etkilerinden korur.
Susam Yağı : Yüz yıllardır ağrı giderme amaçlı masaj yağı olarak kullanılmaktadır. Kaşlara uygulanması bu bölgede oluşan baş ağrılarını azaltmaya yardımcı olur. Ayrıca etkili bir nemlendirici olduğundan kaşların yumuşamasını ve kolay şekil almasını sağlar.
Çörekotu Yağı : Antiseptik özelliği sayesinde kaşları korur. Derideki kan dolaşımını arttıracağından kaşları besler ve daha canlı görünmesini sağlar.
Jojoba Yağı : Kaş üzerinde ince bir tabaka oluşturarak kaşları dış etkenlerden korur canlı ve parlak görünmelerini sağlar.
Isırgan Otu Yağı : Hücre yenileyici özelliği sayesinde kaşları yeniler ve daha güçlü hale getirir.
E Vitamini : E vitamini antioksidan özelliği sayesinde kaşlarınızı dış etkenlerden korur ve yıpranmalarını önler. Kaşların ençok ihtiyaç duyduğu vitamin olduğundan kaşların beslenmesinde etkilidir.


Görüldüğü gibi üründe yok yok. Ben bu ürünü yaklaşık 8 ay önce aldım, ama düzenli kullanmadım. Ortalamaya vurarsak haftada 2 kere sürdüm diyebiliriz. Kirpiklerime arka arkaya 3 günden fazla süremedim, çünkü gözlerimi kaşındırmaya başladı. Bu ürünün tek olumsuz özelliği buydu benim için. Onun haricinde kaşlarım fark edilecek şekilde doldu. Kirpiklerimde kaşlarımdaki kadar farkedilir bir etki göremedim, ama bunun nedeni kirpiklerime çok daha az kullanmam bence. Yine de kirpiklerim eskisi gibi dökülmüyorlar artık, rimel daha iyi duruyor ve yeni kirpiklerin de çıktığını görüyorum.
Benim çok memnun kaldığım ve şiddetle tavsiye ettiğim bir ürün. Bitince tekrar alırım.